21 Ekim 2016 Cuma

Cinsiyetsiz (BÖLÜM 5)

BÖLÜM 5
BİR CİNSİYETSİZİN BEDENİ
''Haydi kalk Elsa, cinsiyetsiz bebeklerimizi yıkayalım ,uzun yoldan geldiler. Yorgun olmalılar.'' Dedi Bayan Lee.
Cinsiyetsizleri benimsemişti. Sıcak kanlı bir kadındı,fedakar ve insancıldı. Kucağındaki savunmasız olan cinsiyetsizi sevmeye başladı bayan Lee.Yüzünde cılız bir gülümseme belirmişti.
Cinsiyetsizlerden ilkinin iri mavi gözleri vardı ,ikinci cinsiyetsizin gözleri ise yeşildi. Bayan Lee, cinsiyetsiz bir bebeğe ne isim verileceğini bilmiyordu. Çünkü Zenon dünyasında ki isimler bile cinsiyetin ürünü olmuştu. Cinsiyetsizlere göz renkleri ile hitap etmeye karar verdi Lee.
'' Mavi bebek ve yeşil bebek, işte oldu.'' Diye mırıldandı Lee.
Tüysüz bir surat ve saçsız bir kafa. İnce , soluk dudaklar... Pullu ve gri bir beden...
Bayan Lee ilk kez bir cinsiyetsiz bebek ile karşı karşıyaydı. Narin elleri ile Mavi cinsiyetsiz bebeği kundaktan çıkardı.
Ellerini parlak ,pullu gri bedenin üzerinde gezdirdi. Ne bir göğüs nede bir anüs vardı gri vücutlarda.
Vajina yoktu. Penis yoktu. Üreme organlarından mahrum bir bedendi.
Mahremiyet yoktu. '' Çok ilginç .''dedi bayan Lee. '' Sadece nefes alan bir beden.''
Ilık su ile Cinsiyetsizleri yıkadı bayan Lee. Cinsiyetsizlerin bedeni ılık su ile buluşuyordu. En ufak bir ağlama sesi yoktu.
'' Suyu seviyorlar.'' Dedi bayan Lee gülümseyerek. Elsa elindeki tas ile cinsiyetsizlerin bedenine su döküyordu.İlk kez cinsiyetsiz bir bebek görmüyordu Elsa. Daha önce birçok cinsiyetsiz bebek görmüştü.Suratı hala asıktı. İkinci Cinsiyetsizi yıkadıktan sonra bebekleri giyindirmeye karar verdi bayan Lee. ''Lütfen surat asmayı bırak ve buraya gel '' dedi Lee.
'' Bebekleri giydirmeme yardım et.''
Elsa içten içe üzgün ve sessizdi. Kendini yetersiz hissediyordu. Bir kızı ve bir oğlu olmasını ne kadar da çok isterdi oysa! Fakat bu isteklerini dile getiremiyordu ve sessizliğini korumaya kararlıydı. Elsa cinsiyetsiz bebeklerin öldürüldüğünü düşündü.
Bu düşünce üzerine bir ağırlık çökmesine neden olmuştu.
''Sinek halkı onları gerçekten öldürecek mi Lee ?'' Elsa'nın sesi beklenmedik şekilde kulağa melodik geliyordu.
Lee kaşlarını çatarak baktı. Dili ağzına sığmayacak kadar büyümüş gibi hissediyordu ve söylemek istediklerini kelimelere dökmekte zorlanıyordu.
'' Şey, hayır.'' Gözlerini kaçırdı Lee.
'' Yaşamaları için uğraşacağım.'' Elsa hüzünlü bir tavırla gülümsedi.
'' Teşekkür ederim Lee. ''
Cinsiyetsizleri giyindirip kundakladılar.
'' Yavrucakları emzirmelisin Elsa.''
Yeşil'i kucakladı Elsa ve onu emzirmek için debelendi. Cinsiyetsiz bir bebekten daha kötü bir şey varsa oda huysuz bir bebekti. Cinsiyetsiz bebek anne sütünü ısrarla reddederek ağlamaya başladı.
Lee şaşkınlıkla izliyordu. Elsa bebeğin ağlayışına daha fazla dayanamadı. Göğsünü geri çekti. Bayan Lee, Mavi bebeği Elsa'nın kucağına bıraktı.
'' Birde bunu emzirmeyi dene.'' Elsa aynı çabasını Mavi bebek için sarf etti. Sonuç değişmemişti. Cinsiyetsiz bebekler anne sütünü reddediyordu. Sefalet içerisindeki oda cinsiyetsizlerin ağlama sesleri ile dolmuştu. Hans, yatak odasından haykırıyordu.
''Susturun şu lanet cinsiyetsizleri.''
Elsa tedirgin bir şekilde cinsiyetsizleri susturmak için uğraşıyordu. Hans'ın cinsiyetsizlere zarar vermesinden öylesine korkuyordu ki ...
'' Ne kadar süredir bebekleri emzirmiyorsun ? '' dedi Lee.
'' İlk kez emzirmek için uğraştım.''
'' Karınları aç olmalı.''
'' Sütümü istemiyorlar. Onlar hiç bir şey istemez Lee.Cinsiyetsizlerin karınları acıkmaz.''
Lee düşündü.
'' Lee ? '' Lee pür dikkat Elsa'nın göz bebeklerine bakıyordu.
'' Onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.''
Lee düşündü ardından konuştu.
''Zamanla onları tanıyacağım, cinsiyetsizleri tanıyacağım merak etme.''

Cinsiyetsiz Romanı ( BÖLÜM 4)

Bölüm 4
Hans bahçesinde bulunan insan yığınına aldırış etmeden ilerledi ve küçük evinin kapısını şiddetle yumrukladı. Elsa'da Hans'ın hemen arkasından ilerliyordu.Kalabalığın arasında kırklı yaşlarda olan Harlan yorgun sesi ile fısıldadı.
'' Hans. ''
Hans başını geriye çevirip arkasındaki kalabalığa umursamaz bir şekilde baktı , bay Harlan'ın yanında yirmili yaşlardaki oğlu Max'de vardı. Hans, Harlan ve oğlu Max ile göz göze gelmek istemiyordu . Harlan bay Hans'ın yan komşusuydu. Yıllardır birlikte çalışır ve birlikte vakit geçirirlerdi. İyi bir dostlukları vardı.
Sinek kasabasının insanlarını umursamayarak evinin kapısını yumruklamaya devam etti.
" Anne, kapıyı aç." Dedi Hans.
'' Duyduğumuza göre ikizleriniz cinsiyetsizmiş. '' dedi Max, tıpkı babası gibi küstahca bakıyordu bay Hans'a.
Hans gerilmişti.
'' Bizi rahat bırakmazsanız duyabileceğiniz bir kulağa sahip olamayacaksınız ! '' dedi Hans, Max'si tehdit ederek.
Bu kez sinek kasabasının halkı olağandışı bir gerginliğe kapılmıştı.
Kalabalıktan aniden sesler yükselmeye başladı.
''Cinsiyetsiz çocuklar lanetlidir.'' diyordu kadının biri.
'' O çocukları bize verin.'' Diyordu Harlan.
'' Onlar, şeytanın ta kendisi.'' Dedi Max, öfkeyle.
'' Kasabamıza uğursuzluk getirecekler.''
'' Onları öldürmeliyiz.'' Dedi Max, ikinci kez tehdit ederek.
'' Cinsiyetsizler, ölüme mahkumdur ...''
Bayan Elsa bağırışlar arasında zihin bulanıklığı yaşıyordu,gözleri dehşet saçıyordu. Bay Harlan büyük bir kararlılık ile bayan Elsa' nın kucağındaki bebeği almaya yeltenmişti. Bayan Elsa, hızlıca Harlan'nın iri ellerinden kurtulup bay Hans'ın yanında yerini almıştı.
Bay Hans.. Sinirlerini kontrol altına alamayan ve şiddete meyilli bir adamdı.
Harlan'ı tekmeleyerek çamurun içerisine düşürmüş ve onu acımasızca tekmelemeye devam etmişti. Harlan aldığı her darbe karşısında gücünü yitiriyordu. Max, babasını korumak istercesine Hans'ın üzerine atladı fakat Hans, Max'si çamur üzerine savurup Harlan'ı tekmelemeye kaldığı yerden devam etti. Harlan'ın karnına attığı her tekmede burnundan soluyarak hayatta kalmayı başarıyordu Hans. Bedeni öfke ile gerilmişti.
Hans'ın tekmeleri şefkatli bir sesin konuşmasıyla son buldu.
''Hans, ne yapıyorsun ? '' dedi zarif kadın.
Derin bir sessizlik ... Sinek halkının bütün bakışları bahçe kapısına çevrilmişti. Harlan , bayan Lee'yi gördüğü için mutluydu çünkü Hans'ın tekmelerinden kurtulmuştu.
''Anne.'' dedi Hans.
Bayan Lee oğlunun sitemini sezmişti.
''Sevgili sinek halkı benim bahçemde ne arıyor ? '' dedi bayan Lee.
Sinek halkından tekrar bağırışlar yükseldi.
''Cinsiyetsiz çocukları bize teslim edin.'' gibi saçmalıklar zırvalıyordu halk.
Ellerindeki odunları yere fırlatıp , içlerinden en kalın olanı seçti bayan Lee.
'' Hemen bahçemi terk edin cinsiyetliler.''
'' Defolun!''
'' Bu dünyada cinsiyetsizler varsa bunun tek sebebi sizsiniz.'' Bayan Lee tüm sitemlerinde haklıydı. Sinek halkı cinsiyetsizleri kendi elleri ile tasarlamıştı.
Koca bir kalabalık bahçeyi terk ediyordu. Hiç kimse bayan Lee'nin odunlarının tadına bakmayı istemiyordu. Bay Harlan dizlerinin üstünde emekleyerek bahçeyi terk etmişti ve cesur taklidi yapan Max ise ardına bile bakmadan babasının peşinden koşmuştu, " Baba!" Diye bağırarak.
'' Aptal sinekler.'' dedi bayan Lee gözlerini korkarak uzaklaşan sinek halkının üzerine devirerek.
Hans'ı umursamayarak ilerledi ve elindeki anahtarı kapının kilidine yerleştirdi.
Bayan Elsa, evine girdiğinde kendini güvende hissetmişti. Koca bir insan yığını, huzursuzluktan başka bir şeye sebep olamazdı. Bayan Elsa,eski kahve rengi koltuğa oturup kucağındaki cinsiyetsiz bebeğe sıkıca sarıldı ve bebeğin kokusunu içine çekti.
"Tıpkı naftalin gibi kokuyorlar... Oldukça ferah ve rahatlatıcı." Dedi Elsa şefkatle.Hıçkırıklarına engel olamıyordu artık. Bayan Lee, Elsa'ya acımıştı.
'' Dinle beni Elsa.'' Bayan Lee elini Elsa'nın omuzuna koydu.
'' Bununla başa çıkabiliriz. Bu çocuklar; Evrenin bir parçası,onlara zarar veremeyiz , değil mi oğlum ?'' Dedi Lee, oğlundan destek almayı bekliyordu fakat bu sonu olmayan bir bekleyişti.
Hans annesinin sorusunu istemsiz bir şekilde başıyla onayladı. Ardından kucağındaki cinsiyetsizi annesinin kollarına bırakıp yatak odasına doğru yol aldı. Hızla örtülen kapı sesiyle irkildi Elsa,zavallı kadın gün boyu ağlamıştı.
'' Merak etme her şey yoluna girecek.'' dedi Bayan Lee,kendinden oldukça emindi.
'' Hans'a biraz zaman tanımalısın , bu durumu kabullenmekten başka çaresi yok, bu kasabada başka cinsiyetsiz çocuklarda var, hatta Zenon dünyasında birçok cinsiyetsiz çocuk var. Sende biliyorsun bunu,onların cinsiyetleri olmayabilir fakat canlarını almaya hakkımız yok...''

20 Ekim 2016 Perşembe

Cinsiyetsiz Romanı (3.BÖLÜM)

BÖLÜM 3
ZENON DÜNYASI
Zenon'da dört sınıf vardı.Dört sınıfın her birinin kendine ait sembolü mevcuttu.
Kupa Sınıfı (♥)
Maça Sınıfı (♠)
Karo Sınıfı (◆)
Sinek Sınıfı (♣)
Bunlardan birincisi Kupa sınıfıydı.Kupaların sembolü (♥) , kalkanı andıran şekli ile asil sınıfı temsil ediyordu.Asil sınıf Zenon dünyasının yönetiminden sorumluydu.Kral, Kraliçe ve geriye kalan tüm soylular bu sınıfta yer alırdı. Kral Jordan Zenon dünyasının yönetiminden sorumlu Kupaydı.
Asiller ömürleri boyunca her şeyin en iyisine sahip olurlardı.İnsanları ezerlerdi fakat asla ezilmezlerdi. İkinci sınıf Maça sınıfıydı. Maçaların sembolü (♠) bir mızrağın ucunu çağrıştıran şekli ile orduyu temsil ediyordu. Maçalar,Zenon dünyasının güvenliğinden ve adaletinden sorumluydu.Bu sınıfta sayısızca asker yetiştiriliyordu. Zenon dünyasının olağan dışı bir savaşa hazır olmasını sağlıyorlardı..
Üçüncü sınıf ; Karo sınıfı.. Karoların sembolü (◆) ,ticari deniz işletmelerinin eşkenar dörtgen kiremitlerinden esinlenerek orta sınıfı temsil ediyordu. Bu orta sınıfta bütün felsefeciler , bilim ve ticaret insanları yer alıyordu.
Zenon dünyasının son ve en alt sınıfı ise Sineklerdi. Sineklerin sembolü (♣) yonca yaprağına benzeyen şekli ile köylüleri temsil ediyordu.Köylüler , toprağı ekip biçer ve hayvancılıkla uğraşırdı.Hayatları boyunca çalışırlardı. Sistemin en alt tabakası oldukları için ezilirlerdi. Ve hiçbir zaman her şeyin en iyisine sahip olamazlardı.
Elsa ve Hans Zenon'un Sinek sınıfında yer alıyorlardı.Diğer Sinekler gibi dışlanmaya ve ezilmeye mahkum edilmişlerdi.
Hans kucağındaki cinsiyetsiz bebeğe tiksinerek bakıyordu.Sinek semtine vardığında insanların yüzüne nasıl bakacaktı ?
Kaşlarını çatarak yürümeye devam etti Hans. Ayağının altında bulunan çimenler git gide yok olup ,yerini çamura bırakıyordu. Zenon dünyasında ayağınızı soğuk ,cıvık çamur okşuyorsa bu durum Sinek semtine vardığınızın habercisinden başka bir şey olamazdı.
Elsa keskin ve yağmurlu havaya aldırış etmeden kucağındaki ikinci cinsiyetsiz bebeğe sarılarak yürüyordu.Sinek semtine yaklaştıkça güneş kayboluyordu.Sıcaklık düşüyordu.Kim bilir ? Belki de güneş,asillerin semtini aydınlatmak için görevlendirilmişti.Eski,siyah ayakkabıları çamurdan gözükmüyordu Elsa'nın.Kendini hala yorgun hissediyordu.Tıpkı bay Hans gibi endişeliydi.Çünkü sonunda Sinek semtine varmışlardı.
Sinek semti...Boğuk havası ve mide bulandırıcı kokusuyla Elsa ve Hans'a merhaba dedi.Elsa ve Hans tek katlı oval evlerine doğru yürüyorlardı.Sinek semtindeki her ev tek katlı ve ovaldi.İki göz odalı bir evde yaşamak için Sinek sınıfında yer almanız yeterliydi.
Hans bir an önce evine varıp, ayaklarını minderine uzatmış olmayı düşledi. Ancak evinin önünde ki kalabalığı görünce bu düşü uçup gitmişti.Sinek semtinin bütün insanları,Hans'ın evini işgal etmişti.Hans evinin bahçesindeki insan yığınını görünce pekte şaşırmadı.Bu beklediği bir durumdu .Çünkü ; Zenon dünyasında haberler hızla yayılırdı.
Hele bu haber kötü ise duymayan hiç kimse kalmazdı.

19 Ekim 2016 Çarşamba

Cinsiyetsiz Romanı (2. BÖLÜM)

BÖLÜM 2
İSTENMEYEN ÇOCUKLAR
'' Öldürün onları Doktor Jake!'' diye haykırdı bay Hans sertçe.
Ölüm,adı kadar soğuk ve acımasızdı. İnsanların içini ürpertir ve onları korkuturdu. Bayan Elsa , hala sedyede acı içerisinde kıvranıyordu,titreyen dudaklarına zorlukla konuş emrini verdi.
'' Hayır,Hans. Onlar bizim çocuklarımız.'' diye fısıldadı Elsa. O fedakar bir anneydi.
'' Sen onlara çocuk mu diyorsun ? ''
Bay Hans, insanları azarlamayı severdi , bu kötü alışkanlıklarından yalnızca biriydi.Cinsiyetsiz çocukları haketmek için hiçbir şey yapmadığı bu karanlık dünyaya anlam vermeye çalışarak zaman harcadı. Zira harcayacak başka hiçbir şeyi yoktu.
Elsa , güçlükle yutkundu ve doktorun gözlerine baktı. Bayan Elsa'ya doktordan başka hiç kimse yardım edemezdi.
'' Bakın bay Hans, eşiniz haklı. Onlar sizin çocuklarınız ve çocuklarınızı her ne olursa olsun kabullenmek zorundasınız. '' dedi doktor pürüzsüz sakin sesiyle. Cinsiyetsiz çocukların dünyaya gelişinden zevk alıyor gibiydi. Belki de zevk almasının sebebi son zamanlarda cinsiyetsiz çocuklarla gereğinden fazlaca karşı karşıya gelmiş olmasıydı.
'' Kabullenmek zorunda mıyım ? Sen buna zorunluluk mu diyorsun ? '' dedi Hans. Monoton bir ses tonuyla konuşmuştu. Doktor Jake'in konuşmasına müsaade etmeden çenesine bir yumruk indirdi. Hans'ın kasları içgüdüsel olarak acıyla gerilmişti. Doktor sendeleyerek geri geri gitti.
'' Lanet olsun,bay Hans! Diye bağırdı doktor. Sakin ses tonundan eser yoktu.
'' Lütfen sakin olun!''
Hans geri geri sendeleyen adamın üzerine doğru yürüdü. Elleriyle doktorun yakasını tuttu. Çenesi zonkluyordu Hans'ın. Doktoru hızlıca kendine doğru çekerek onu havaya kaldırdı. Artık doktorun korku dolu nefesini yüzünde hissedebiliyordu. Bay Jake , kısa boylu ,açık tenli ve zayıf bir adamdı.Üstelik keldi.
'' Sen hiç cinsiyetsiz bir çocuğa sahip oldun mu doktor ? '' diye sorarken buldu kendini Hans.Dilinin ucunda bir yığın soru vardı. Dişlerini birbirine sürttü ve doktordan bir cevap gelmesini bekledi.
Cevap gelmedi.
Doktor kaskatı kesilmişti.Ağzını açtı ama kelimeleri harmanlayıp düzgün bir cümle kuramayacak kadar acizdi.
'' Cinsiyetsizleri öldür Doktor. Yoksa ben seni öldürürüm anladın mı? .''
Bu bir emirdi. Doktor boğuk bir ses tonuyla konuşarak acizlikten sıyrılmayı başarmıştı.
'' Cinsiyetsizleri öldürmemize gerek yok Bay Hans. Zenon halkının hiçbir sınıfı cinsiyetsizleri kaldırabilecek kadar açık görüşlü insanlar değiller.Zenon dünyasında cinsiyetsizlere yer yok, onlar eninde sonunda öldürülecek . ''
Bay Hans , doktorun söylediklerini hazmetmeye çalışıyordu . Bir baba nasıl olurda kendi çoçuklarının ölmesini isterdi? Şakakları kendi kanının sesiyle zonkluyordu Hans'ın. Hızlıca solumaya başladı. Hayal ettiği tek şey Doktoru öldüresiye dövmekti.Bay Hans şiddet dolu olan hayalini gerçekleştirmek için hiç vakit kaybetmedi. Doktoru hemen yanında bulunan masaya doğru fırlattı. Daha sonra ardı arkası gelmeyen yumruk darbelerini doktorun kusursuz yüzüne savurdu. Doktor acı içerisinde kıvranırken doğum yapan kadın Elsa'dan oldukça farksız görünüyordu. Hans, doktorun acı çekmesinden oldukça hoşnuttu oysa. Yerde kıvranan doktora iki tekme daha attı bay Hans. Doktor elleriyle karnını sıkıca tuttu. Karın boşluğuna aldığı darbeler canını yakmıştı.
Elsa olup bitenleri izlemeye daha fazla dayanamadı. Acı ve korkuyla haykırdı kadın.
'' Yeter artık dur ! Doktor doğru söylüyor, cinsiyetsizleri Zenon halkı sağ bırakmaz. Elbette öldürülecekler.''
Dehşet verici bir sessizlik oldu. Bay Hans derin nefes alarak Elsa'nın sesine adapte olmaya çalıştı. Hans,paramparça olan zihnini toparlamayı sonunda başarmıştı. Zavallı Hans'ın zihni tamamlanmayı bekleyen yapboz gibiydi.Tek kelime etmeden odayı terk etti.Doktor soluklanarak ağzından kan ve safra tükürdü.
Bayan Elsa ağlıyordu,hıçkırıklarına dur emrini vermeyi denemişti. Fakat bu emir işe yaramamıştı. Çünkü Zenon dünyasında cinsiyetsiz çocuklara sahip olmak kolay değildi . Bu bir belaydı...
Korkunç bir bela!

Cinsiyetsiz Romanı ( 1.BÖLÜM)

Merhaba, benim tek derdim Bilim-Kurgu... Benim tek amacım Bilim-Kurguya hayran olan insanlarla tanışmak ve bir araya gelmek. İşte bu yüzden yazdığım CİNSİYETSİZ adlı kitabımın bölümlerini düzenli olarak yayınlayacağım...

 Cinsiyetsizler hikayesi (Yeni adıyla CİNSİYETSİZ VE SULH SIRDAŞLIĞIbenim bilinçaltımın yegane ürünüdür . Yaklaşık olarak iki ay önce (seyahat esnasında) gördüğüm bir rüya cinsiyetsizlerin temelini oluşturmuştur. Gördüğüm her rüya yeni bir bölüm olarak watpadd'de yerini alıyor. Yani yeni bir rüya yoksa yeni bir bölümde yok... Ve gördüğüm her rüya hayal dünyamın tavan yaptığının bir göstergesi. Kan ter içinde uyandığım rüyaları uyanır uyanmaz not alıp ertesi gün hikayeme ekliyorum. Beni korkutan ve şizofren olmaya iten rüyalar siz okuyucular için yalnızca hikaye... ...
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.
#cinsiyetsizrüyalar
#sulh
#sirdasligi
İnsanlık, cinsiyetten üstündür...

ZENON'DA FELAKET BİR GÜN
Endişelerinizden kurtulmak istiyorsanız , yaşamaktan en çok korktuğunuz şeyin bir gün başınıza geleceğini kabul edin.
( Socrates)
Ilıç ağacının dalları hastane camını tırmalıyordu. Hiddetli bir bahar rüzgarı bütün gece boyunca Zenon dünyasına saldırıp durmuştu. Sedyenin üzerinde yatan kadın acıyla bağırdı, kadının dudakları titriyordu,gözleri sıcak yaşlarla dolmuştu. Uzun ince tırnaklarıyla hemen altında bulunan beyaz çarşafı sıkıca tutuyordu.Geçen her dakika çığlıkları kulak tırmalamaya devam ediyordu acı içerisinde kıvranan kadının.
İki doktor vardı.
Bir adam ve iki Hemşire.
Ha, bir de az sonra dünyaya gelecek olan ikizler...
" Haydi bayan Elsa ... Biraz daha gayret edin.'' dedi Hemşire. Sesi en az bedeni kadar cılızdı. Çaresiz kadının gözlerinde dolan sıcak yaşlar , yanaklarında donmuştu. Adam,Bayan Elsa'nın başucunda işe yaramaz bir şekilde dikiliyordu . Elbette baba olacağı için heyecanlıydı.Doğumun sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için dua ediyordu Adam , şimdilik yapabileceği tek şey buydu. Adam , bayan Elsa'nın alnına bir öpücük kondurarak destek olmaya çalıştı. Çaresiz kadının tuzlu terini dudaklarında hissetmişti işe yaramaz adam. Çaresiz kadının sancıları karnını kasıp kavururken dişlerini dudaklarına geçirdi.
Cılız ağlama seslerinin yankılanmasıyla odadaki inilti son buldu tabi kadının işkence gibi olan sancıları da. Doktorlar, ikizlerin dünyaya gelmesini bir şekilde sağlamıştı. Fakat yolunda gitmeyen bir şeyler vardı çünkü odadakiler iliklerine kadar ürpermişti.Doktorlar kendi aralarında kısık sesle konuşuyorlardı. Cılız hemşire hemen yanında bulunan obur Hemşireyi dürterek " Şuna bak ! '' dedi.
Obur hemşirenin göz bebekleri şaşkınlıktan büyümüştü.Bir kaç anlamsız kelime geveleyip durdu . Elsa, gözlerini yumarak rahatlamaya çalıştı,ancak başaramadı.
Doktor Jake '' Bu ikizler, cinsiyetsiz '' dedi. Elsa'nın kalp atışları hızlandı.
CİNSİYETSİZ .....
Zenon dünyasında bu kelime kulağa hiç hoş gelmeyecek türdendi. Bir çeşit yasaklı sözcüktü.
CİNSİYETSİZ !
Utanç verici.
Lanet dolu.
Bay Hans, şaşkınlık içerinde doktora baktı . Yasaklı sözcük Bay Hans'ın konuşma kabiliyetine son vermişti. Bayan Elsa, şiddetle ağlamaya başladı ve ard arda '' Olamaz! '' diye bağırdı. Bay Hans , eşinin söylediklerini onaylarcasına '' Olamaz. '' dedi. Ancak istenmeyen şey olmuştu.Bayan Elsa, hıçkırmaya devam etti. Cinsiyetsiz ikizler , Hemşirelerin kucağında odadan uzaklaştırıldı... Kehanet bu kez bir erkek yada bir kadından değil, eylül ayında doğan ikiz cinsiyetsizlerden bahsedip duruyordu.

Çünkü Sen!



Unutma! 

Hiçbir acı ilk günkü gibi yakmaz canını.

Eğer hâlâ güçlüysen, sana acı çektirenlere bir teşekkür borçlusun.


Çünkü sen; seni üzmelerine izin verdin.


Çünkü sen; acı içerisinde kıvranan herkese yardım elini uzattın. Oysa ki onlar kendi elleriyle kırmıştı kanatlarını.


Çünkü sen; kimse seni anlamadığı halde anlaşılmak için didinip durdun.


Çünkü sen; hayallerini erteledin, soldun.


Çünkü sen; seni umursamayanların peşinden koştun.


Çünkü sen; hep sustun, kendine sorumluluklar yükleyip durdun ve paramparça oldun.


Çünkü sen; kırıldın, kırmaktan korktuğun için.


Çünkü sen; değer verdiğin herkesi hayatının merkezine koydun.


Işığını söndürüp seni karanlığa mahkum ettiler. Sen eksildin, onlar ise tamamlandı.


Sen hep umursadın oysa ki umurlarında bile değildin.


Yok sayıldın, arafa giden yolda yapayalnızdın.


Sen koşulsuz bir şekilde sevdin, aslında hiç sevilmemiştin.


Değer verdiğin insancıklar için zaman harcadın, ancak sen sadece harcandın.


Ruhunu yedeklemelerine müsaade edip kocaman bir okyanusa sığınan bir deniz kabuğu oldun.


Çünkü sen; kendini unuttun.


Çünkü sen; kendini sevmeyi unuttun.


Çünkü ben de senin gibiyim...


Kayboldum. Şimdi ben söz veriyorum;


Hata yapmaktan asla vazgeçmeyeceğime ve hatalarımdan ders çıkaracağıma söz veriyorum.


Kimsenin benim adıma karar vermesine müsade etmeyeceğime söz veriyorum.


Başka insancıklar üzülmesin diye kendimi üzmeyeceğime söz veriyorum.


Asla kendimden şüphe etmeyeceğime söz veriyorum.


Her zaman kalbimin sesini dinleyeceğime söz veriyorum.


Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu kendime hatırlatacağıma söz veriyorum.


Olduğum gibi görüneceğime söz veriyorum.


Dün, bugün ve yarın “önce ben” olacağıma söz veriyorum.


Kendimi sevmekten asla vazgeçmeyeceğime söz veriyorum.


Beni umursamayanları önemsemeyeceğime söz veriyorum.


Bir kaşık sevdada boğulmayacağıma söz veriyorum.


Hayallerimi ertelemeyeceğime ve kendime vakit ayıracağıma söz veriyorum.


Kendime el uzatacağıma ve güçlü olacağıma söz veriyorum.


Kendimi hatırlayacağıma söz veriyorum...


Ve söz veriyorum, hiçbir şey beni yıkamayacak!


Şimdi sen!


Kendine bir söz ver...